7 Eylül 2015 Pazartesi

Artık Yeter!!!

5 Eylül 2015 Cumartesi günü, son 4 yıldır Eylül aylarında tekrarlanan bir gelenek yeniden yerini buldu: İlhan İrem konseri. Son iki Eylül ayında olduğu gibi yine Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda yapılan konser için biletler günler öncesinden tükenmiş, merdiven biletleri satışa çıkarılmıştı. Kapalı gişe yapılan bu büyülü dakikaları tekrar yaşamak ve yaşatmak istiyorum.
 
2001 yılında çıkan “Seni Seviyorum” albümünde yer alan "Alemlere İşaretim"in enstrümantal versiyonu ve Hansu İrem’in babasına ithaf edilen aynı albümdeki “Alaca Tüylü Kuş” ile konserin açılışı yapıldı. Şarkıdan sonra İlhan İrem, konserlerinde “aşık ruhlar” diye hitap ettiği hayranlarına şu cümlelerle seslendi: “Merhaba asla pes etmeyenler, sevgiden vazgeçmeyenler merhaba! Hoş geldiniz, 42 yıldır aynı yürek büyüsüyle birlikteyiz, hoş geldiniz. Dışarısı bitti, biliyorsunuz değil mi? Dışarısı bitti, dışarıyı tükettiler, o yüzden artık bu buluşmalarımız altın değerinde gerçekten. Sizleri çok özledim… Yüreklerimizin, ruhlarımızın değerine paha biçilmez ve zaten bu konser değil, bu bir buluşma, bir arınma. Şimdi koltuklarınızın arkasına yaslanın, kanatlarınızı takın, gözlerinizi kapatın ya da benim peşime takılın.”
 
Bundan sonraki dört şarkı, “Pencere – Köprü – Ve Ötesi” üçlemesinden önceki döneme aitti ve İlhan İrem’in 1995-2003 arasında çıkardığı dört “best-of” albümde kendine yer bulmuştu: konserdeki ikinci şarkı 1974 senesinde aramıza katılan “Yazık Oldu Yarınlara” iken, üçüncü ve dördüncü parçalar 1981 çıkışlı “Bezgin” albümünden “Ben Değilim” ve “Yemyeşil Bir Deniz” idi. 1977 yılında müzikseverlerle buluşan “İşte Hayat”, konserin beşinci parçasıydı. Bu dört parçadan akılda kalan önemli detaylar, “Ben Değilim”in nakarat kısmında geçen “hayır” kelimesi için İlhan İrem’in tüm isyan ettiğimiz şeyler için bizi “hayır” diye bağırmaya davet etmesi (gecenin bağırmayla alakalı ilk daveti olmadığından habersizdik tabi) ve de her zamanki gibi “İşte Hayat”ın sonundaki “zaman her şeyi siliyor, siliyor, silmiyor, siliyor, silmiyor” şeklinde giden papatya falına takılması idi. Bu sefer defalarca tekrar etmek yerine önce “zaman her şeyi siliyor” şeklinde düşünenleri, sonra da “zaman hiçbir şeyi silmiyor” diye düşünenleri şarkıyı bu şekilde bitirmeye davet etti, ben ilk söze eşlik etsem de ikinci söze eşlik edenlerin sesi daha çok çıktı. Tabi gecenin bağırmayla ilgili davetleri bununla bitmeyecekti.
 
Tıpkı ilk şarkı gibi “Seni Seviyorum” albümünde yer alan “Sen Ak Bir Zambak” ve “Dua” ile konsere devam eden İlhan İrem, daha önceki konserlerde yaptığı gibi “Dua”nın sonunda gündeme ilişkin cümleler etmeyi ihmal etmedi: “Düşüncelerimiz hangi boyutlara uçarsa uçsun, hangi evrensel boyutlara kanatlanırsak kanatlanalım; dünyaya, geldiğimiz coğrafyaya borcumuz var, vefa borcumuz var kesinlikle. Bu coğrafyaya ve dünyaya karşı sorumluluklarımız var. Koltuklarını sürdürmek için kendi ülkelerini ve dünyayı karanlık sulara atanları kainat da hayat da hiçbir zaman affetmeyecek. İçimizde olan güzelliklerin, zaten sizin de içinizde olduğunu bildiğim, yaşadığınızı bildiğim güzelliklerin herkes için olmasını istiyorum, bütün isteğimiz bu. Her şeyin herkes için olmasını istiyoruz. İçimizdeki güzelliklerin, her şeyin ama her şeyin insanlar için olduğunu biliyoruz. Ne istiyoruz: barış istiyoruz, özgürlük istiyoruz!!!! Bu ülkede artık gerçek demokrasi istiyoruz! Çocukların ölmediği, öldürülmediği bir dünya istiyoruz. Ve gerçekten az önce “hayır” diye bağırdık şimdi bence başka bir şey daha deyip bu konuyu noktalayalım, ‘artık yeter’ diyelim.”. Bu sözlerin ardından defalarca koro halinde “artık yeter” diye bağırırken, hiçbirimizin bu konserden saatler sonra Dağlıca baskınında şehit düşecek askerlerimizden haberi yoktu. Daha sonra 1981 yılında “Bezgin” albümüyle tanıdığımız, 1989 yılında “Uçun Kuşlar Uçun” albümünde Aykut Gürel’in düzenlemesiyle son şeklini alan “Olanlar Olmuş” bize eşlik ederken, konserin ilk kısmı “Son Selam” ile tamamlandı.

Konserin ikinci kısmı geldiğinde bizi bir sürpriz bekliyordu: normalde bis yapıldıktan sonra karşımıza çıkan semazenler, bu sefer daha erkenden bizlerle buluştu. 2006 yılında piyasaya sürülen “Cennet İlahileri” albümünde yer alan “Hu” ve “Yılan Isırığı”nı dinlerken İlhan İrem’in konserlerinde “peri kızı” olarak tanıttığı genç balerin Alım Tatar da sahne alan iki semazene eşlik ederek bu görkemli görüntüyü tamamladı. Daha sonra 1992 yılının ilk haftalarında tanıştığımız “İlhan-ı Aşk” albümünü bu konserde temsil eden tek şarkı olan “Sürgün Gibi Masallarda” ile konser devam ederken, İlhan İrem bu şarkıdan sonra kendisine eşlik eden Grup Sevecen’in müzisyenlerini bizlerle tanıştırdı:
 
-Galatasaray Lisesi mezunlarından bas gitarist Caner Üstündağ,
-Gökçe’nin 2007 çıkışlı “Böğürtlenli Reçel” albümünde de besteci ve aranjör olarak yer alan Duman grubunun eski üyesi baterist Alen Konakoğlu,
-2005 yılında “Sükûn” adında bir albüm de çıkartan neyzen Hüseyin Özkılıç,
-2011 yılının son günlerinde Serkan Modalı ile birlikte Planeur grubu çatısı altında “Gelecek” adında bir albüm çıkartan Onur Ataman (solo gitar),
-Model’in eski üyesi ve “Pembe Mezarlık”ın bestecilerinden Serkan Gürüzümcü (ritm gitar),
-Nev’in 2011 çıkışlı “Yokum” teklisinin aranjörü, Gökçe ve Atiye’nin klavyecisi Görkem Yenilmez (klavye),
-Birçok jenerik müziğine imza atan besteci ve aranjör Serkan Sönmezocak (klavye).
 
Daha sonra konser bir anda hareket kazandı ve 1994 çıkışlı “Koridor” albümünün sevilen şarkılarından “Don Kişot”, bu albümden konserde yer alan tek şarkı olarak kalabalığı coştururken, bu coşku “Konuşamıyorum” ile yerini duygusal dakikalara bıraktı. Daha sonra “Cennet İlahileri”nin bir başka parçası “Mahşerin Dört Atlısı” ile devam eden konser, bu sene 40.yaşını kutlayan “Anlasana” ve 1979 çıkışlı “Sevgiliye” albümünde yer alan ve konserlerde pek duymaya alışık olmadığımız “Bugün Benim Doğumgünüm (Güle Güle)” ile son buldu. Yine bir İlhan İrem konseri klasiği olarak seyircilerin bis yapmasından sonra geri gelen sanatçı, “Pencere – Köprü – Ve Ötesi” serisinin son albümü olan 1987 tarihli “Ve Ötesi” albümünde yer alan ve yine konserlerde pek duymaya alışmadığımız “Hoşgörü”yü “hoş görsen boş versen sevgin kaybetmez kazanır, bugünden yarına çiçekli bir yol uzanır” kısmını söylemeden bizlere sundu ve ve son konserlerde muhakkak yer verdiği şarkılardan 1974 doğumlu “Boşver Arkadaş” ile bu muhteşem konseri tamamladı.

Tadı damağımızda, her dakikası dimağımızda kaldı. Bir sonraki konseri şimdiden iple çeken tüm sevecenlere selam olsun! Işık ve sevgiyle...