18 Nisan 2014 Cuma

Bir Sevgi Dili: İlhan İrem

İlhan İrem’i çocukluğumda bir isim olarak hayal meyal hatırlıyorum, aklımda da Anlasana’ya ait tınılar kalmıştı. Bir de “boşver boşver arkadaş başka bulursun” sözlerinden ibaretti İlhan İrem benim için. Ama içten içe bir sempatim hep vardı, arada nostaljik radyo saatlerinde yine Anlasana çalardı, bu kadardı bendeki yeri.

2002’de 15 yaşımdayken eski Türkçe albümlerin müzik marketlerde tekrar basılarak yer aldığını görünce gözümü karartıp bir kaset arşivi yapmaya karar verdim (ki o zamanlar kasetler vardı). İlk aldığım albümler Sevgililer Günü ve Bulutlara Köprü idi, bu seriye İlhan İrem’le başlamıştım. Bu albümlerden sonra ona duyduğum sevgi yerine oturmaya başlayarak bana diğer albümler için yol veriyordu. Uzatmamak adına belli şarkılardan giderek içimdeki İlhan İrem’i anlatmak büyük bir keyif olacak.

Hoşgeldin Kadınım’da “güldün güller açıldı penceremin demirlerinde” derken, yarattığı çağrışım sabah kalktığında pencereyi açmış yalnız bir erkeğin çiçeklerine su dökerken kapıda sevdiğini görüp çiçeklerle birlikte ona sevinmesiydi, hala aynı naif hisleri duyuyorum bu şarkıda. Konuşamıyorum’da Orhan Veli’ye gidiyor aklım, o anlatamıyordu, biz ise bu şarkıda konuşamıyorduk, sözler düğüm oluyordu, adeta sessizliği hissediyor ve yaşıyorduk. Şartlı Refleks insanların ezbere yaşamına İlhanca bir eleştiri değil mi sizce de? Günden Güne’de hiç yaşamadığım 1970’lere dönüyordum ve o zamanlardan dünyaya bir şeyler olduğunu gören İlhan İrem’e hayret ediyordum. Bir Yıldız sanatçıların günümüzdeki yalnızlığını ve tutsaklığını yıldızların yalnızlığına benzetmemi sağlıyordu. Samanyolu’nda “ışıklı yağmur”un içimize akan ve sevdiklerimize söyleyemediğimiz, geç kaldığımız sevgileri simgeleyip simgelemediğini ise hala düşünürüm.

Havalar Nasıl’da “Uludağ” ve “Marmara kıyıları” dendiğinde gözlerimizi kapayıp hangimiz Bursa’ya yolculuk yapmadık? Hoşgörü’de hiçbirimizin mükemmel olmadığını ve bu yüzden sevdiklerimizin kusurlarını hoş görmemiz gerektiğini ilk dinlediğim anda hayat görüşüme altın harflerle kazıdım. Hayatın Üçüncü Gözü’nde üçüncü gözün gönül gözü olduğunu düşünmeyen var mı? Yağma Yağmur’u kendini hiçe sayarak sevdiğine teslim eden herkese adıyorum “beni eski sevdalara düşürme” dizeleriyle. Belki’de kendini tanıyamayan insanları görüyorum: “aynada gülen yüzler biz miyiz?”.

Şampiyon şarkısı “her insan şampiyon hayat savaşında, kimi sıcak döşeğinde kimi dağ başında” diyerek her insanın görünmese de bir değer ve bir anlam taşıyabileceğini Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna kitabından başka öğreten tek sanat eseri olurken gözümde, Atatürk’ün özel sözünü ad olarak taşıyan Yurtta Barış Dünyada Barış “barış tren ve biz ray” diyordu. “Güzel gelecek günlerin gecesi sisli olurmuş” diyerek en kötü anlarda da gülmemizi sağlayan İlk Gülücükler’i ve herkesin mutlu olmasını isteyen “Dünya Penceresi”ni atlamam mümkün değil. “Bir Başka Dünyanın Penceresi”nde artık aramızda olmayanları gözyaşlarıyla anmamak olanaksız. Peki, Küçük Hesaplar’da hepimizin aklına çevremizden 3-5 kişi gelmiyor mu? Gezgin’de “sevginin yolcusu” olduğumuzu tüm sevenlerine hatırlatıyor İlhan İrem, Sevgi Sevgiyle Çoğalır’ı da aynı hislerle dinliyorum. Er Mektubu Görülmüştür’de de askere giden tanıdıklarımıza duyduğumuz hasret yankılanıyor yüreğimizde. Bursa’dan İstanbul yollarına çıkmasını sağlayan Birleşsin Bütün Eller yıllardır verdiği sevgi mesajlarının bir özeti. İlhan-ı Aşk’ın öyküsünü yıllar sonra yazabilirim, bende son noktasını bulmadı henüz.

Bir yolculuk benim için İlhan İrem, her şarkısını dinlediğimde yepyeni anlamlara vardığım 21.yüzyılın bilgesi o, yaşadığımız ve içinde sevgi kırıntısı bulunan hangi duygu yok ki şarkılarında? Hayatımı sevginin akıntısına bırakmamı sağladı; sevgiye inanan ve korkusuzca tüm sevdiklerine yüreğini açan birisiysem artık, bunda onun etkisini yadsıma şansım yok. Bu topraklarda olmasından büyük mutluluk duyduğum ve sonsuz teşekkür ettiğim İlhan İrem’e ve tüm “sevecen”lere: ışık ve sevgiyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder