15 Nisan 2014 Salı

Zamanın Ruhu

Çocukluğumda sevdiğim bir şarkının klibi yayınlansın diye televizyon karşısında beklerdim, radyonun başında sevdiğim şarkı çıksın da kasede kaydedeyim diye abartmadan saatlerce dururdum, ki eminim bu duyguları yaşayan tek çocuk ben değildim. İstersek kliplere, istersek şarkılara ulaşmak artık bir “tık” uzağımızda.

Teknoloji hızlıca gelişiyor ve önü alınamaz bir ivmeyle yenilikler birbirini kovalıyor. Özelliklerini ne kadar verimli kullandığımızı sorgulamadan elimizdeki teknolojik aygıtları bir yıl içinde küçük görür hale geliyoruz. 

Bu basit örneklerden yola çıkarak sorgulamak istiyorum: bir şeylere ulaşırken yaşanan heyecan ve bir şeylere sahip olmanın kıymeti artık yok mu?

Özelden genele yolculuğa devam edelim: teknoloji bazı heyecanları öldürdü ve bundan bağımsız olarak büyüyünce kendini kucağında bulduğumuz hayat kargaşası ve hırslara kapılmış, çocuk saflığından uzaklaşmış insanların içinde heyecanlara ayıracak vakit bulamıyoruz: çocukluğumuzdaki duygular çocukluğumuzla birlikte zaman değirmeninde çoktan öğütüldü bile. 

Her şeyin bir bedeli var: "ne zaman büyüyeceğiz" diyorduk, büyüdük ve kendimize vakit ayırmak zorlaştı. "Adamlardaki teknolojiye bak" diyorduk, teknoloji bize de geldi ama ben de dahil birçoğumuzu kendisine hapsetti. "Mektup yolda kaybolur mu, acaba eline ulaşır mı" diyorduk, artık kısa mesaj ya da elektronik posta iletilmediğinde bu bilgiyi alma rahatlığına sahibiz ama elimizin değdiği ve hatta gözyaşı damlalarımızın düştüğü özlem dolu kağıt parçaları da bu rahatlığın bedeli olarak çoktan ödendi bile. Kağıt demişken, ağaçların kesilmemesi çok önemli bir kazanım elbette ama yeşil alanlarımız tahrip edilirken bu kazanım devede kulak kalıyor ve gövdesinde iki harf ve o harflerin arasında kalp simgesi bulunan sevda ağaçları birer birer tarih oluyor, zamana ya da teknolojiye değil belki ama insan eline kurban gidiyor. Özetle, bedel ödemek bir türlü bitmiyor. 

Yaşça küçükken imkanlar kısıtlı olduğu için (buna para kazanamıyor ve harçlıklarla yetiniyor olmak da dahil) mi bir şeyler almak, bir şeylere sahip olmak kıymetliydi de şimdi kıymetini yitirdi? Yoksa gelişen teknoloji her şeye ulaşmayı kolaylaştırdığı için bir şeyler kıymetini yitirdi? Çoktan seçmeli sınavların nesli olarak seçenekleri ikiye indirmişsem de seçeneklerin elbette bu kadar olmadığına eminim: diğer seçenekler de milyonlarca zihnin ve ruhun değerlendirmesine kalmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder